Maliye Politikası nedir?

Günümüz ekonomik düzeninde ülkelerin özellikle iktisadi geleceklerini sağlama almak amacıyla tercih etmekte olduğu maliye politikası kavramına gelin hep birlikte göz atalım.

Maliye Politikası nedir?

Maliye politikası, bir ekonomi alanında konjonktürel bir dalgalanma ortaya çıkması durumunda devletin elinde bulundurduğu belli başlı araçları kullanarak ekonomik düzende ortaya çıkmakta olan bu dalgalanmaları minimize etmeye yönelik çabalarının bütünü olarak açıklanmaktadır. Konjonktürel dalgalanma bir ekonomi alanında resesyon veya enflasyonist olgularının ortaya çıkmasını ifade etmekte olan iktisadi terim olarak göze çarpmaktadır. Maliye politikası araçları ise genel itibari ile kamu harcamaları, transfer harcamaları, vergiler ve bütçe uygulamalarıdır. Örneğin bir ekonomi alanında resesyon yani durgunluk yani ekonomik etkinliklerin yavaşlaması durumu ortaya çıktığında ekonomik etkinliklerin hızlandırılması gerekir. Bu durumda hükümetler ya harcamalarını artıracak veya vergi oranlarını - vergi yükünü azaltacaktır. Bu adımlara genişletici maliye politikası denmektedir ve bu politikalar bütçenin büyümesine ve hatta açık vermesine sebep olabilecektir.

Klasik iktisadi anlayışta devletin temel görevinin yararı bölünemeyen, kimsenin tüketimden dışlanamadığı ve fiyatlanamayan tam kamusal mal ve hizmetleri üretmek olduğu ifade edilmektedir. Ancak 1929 senesinde ortaya çıkan Ekonomik Sıkışmanın ardından devletin ekonomi alanında aktif bir biçimde rol alması, ülke ekonomisine müdahale etmesi ve iradi maliye politikasının uygulaması gerekli olduğu anlayışı tüm dünyadaki devletler genelinde öne çıkmıştır.

Maliye Politikası nedir? - Resim : 1

Bir diğer yandan günümüze dönecek olursak, global piyasalarda 2000’li senelerden itibaren likidite bolluğunun artış göstermesi çağımızda çoğu ülkeyi ve bölgeyi likidite tuzağına düşürmüştür. Likidite tuzağı parasal aktarım mekanizmasının işlemediği yani para politikalarının işlevsiz hale geldiği durumu ifade etmektedir. Bu doğrultuda günümüz ekonomik düzenlerinde maliye politikasının popülaritesi daha da artış gösterdiği gözlemlenmektedir.

2007 senesinde vuku bulan ve 2008 senesinin sonlarına doğru gelindiğinde ise tam anlamıyla zirve yapan, Amerika Birleşik Devletleri kaynaklı global ekonomik kriz döneminde maliye politika uygulamaları alışılmış yapıdan biraz uzaklaşarak şekil değiştirmiştir diyebiliriz. Bu krizin temelinde finansal piyasaların aşırı genişlemesi, finansal varlıkların aşırı değerlenmesi ve finansal piyasaların, reel ekonomiden uzaklaşması yatmaktadır. Keynes’in “Emek, Faiz ve Paranın Genel Teorisi” adlı kitabında finansal piyasalar kumarhaneye benzetilmiş ve aşırı büyümemesi gerekli olduğu ifade edilmiştir. Liberalleşmenin derinleşmesi ve serbest piyasa ekonomisinin uzun zamandır uygulanmasından dolayı, sistemsel olarak ortaya çıkmış olan bu krizde, ülkeler maliye politikası uygulamasında, daha çok firmaları kurtarmaya yönelik adımlar atmaya yönelik politikalar izlemişlerdir. Örnek vermemiz gerekirse hükümetlerin direkt bu kurumlara para aktarması ya da bu kurumları satın alması durumunu verebiliriz. Bu adımlarla amaçlanan piyasa ekonomisinin aksayan noktalarına direkt müdahale ederek, uzun dönemde tekrar piyasa ekonomisini işler hale getirmek olarak da açıklanabilmektedir.

Maliye Politikası nedir? - Resim : 2

Günümüzde ise maliye politikası genel itibari ile mali teşvikler olarak uygulanmaktadır. Devletin piyasa yapıcı olma özelliği yerine devletin piyasa düzeltici olması, ülke ekonomilerinin uzun dönemde görmekte olduğu faydalar açısından daha sağlıklı bir hal alacaktır. Maliye politikalarını doğru uygulayan devletlerin hükümetleri politika kararları sayesinde ekonomik aktörlere balık vermek yerine balık tutmayı öğretmeye çalışmaktadır. Bu anlayış, piyasa ekonomisinin işlerliğinin ve güvenirliğinin artış göstermesi açısından doğru bir uygulama olabilir. Bu mali teşvikler ekonomilerin arz ve talep cephesi için farklılaşabilir. Bu teşviklere; kredi faiz desteği, vergisel teşvikler, sosyal güvenlik teşvikleri, borç yapılandırması belli başlı bir örnek olarak ifade edilebilir. Bu adımlar üreticilerin maliyetlerini azaltarak üretimi teşvik etmek ve istihdamı artırmak anlamında ekonomik katkılar sağlayabilmektedirler. Hane halkı açısından da özellikle vergi oranlarının düşürülmesi harcanabilir gelir miktarında yükselişe yol açacağından dolayı toplam talep artışına da sebebiyet verebilir.

Etiketler