Şeker Yatırım 2021 Strateji Raporu'nu yayınladı

Şeker Yatırım 2021 Strateji Raporu'nda dünya ve Türkiye piyasalarındaki gelişmeleri değerlendirdi.

Şeker Yatırım 2021 Strateji Raporu'nu yayınladı

Şeker Yatırım 2021 Strateji Raporu'nda bu yıla dair dünya piyasaları, BİST, faiz ve sektör beklentilerini açıkladı.

İşte Şeker Yatırım'ın 2021 Strateji Raporu...

Türkiye oyuna geri döndü…

Çin’de başlayıp tüm Dünya’yı etkisi altına alan Kovid-19 salgını milyonlarca insanın ölmesine ve sokağa çıkma yasakları nedeniyle ekonomilerin durma noktasına gelmesine neden oldu.

Salgının etkilerini azaltma amacıyla merkez bankaları ve hükümetler eşi görülmemiş parasal genişleme ve mali destek programları açıkladılar.

Bu parasal genişleme nedeniyle ortaya çıkan büyük miktardaki likidite sonucunda bir çok borsa tarihi yeni zirve seviyelere yükseldi.

Bu dönemde Türkiye jeopolitik riskler ve iç ekonomik zorluklar nedeniyle benzerlerine göre geride kaldı.

Ancak, Kasım ayı başında, TCMB başkanının görevden alınarak yerine Naci Ağbal’ın atanması ve istifa eden Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın yerine Lütfi Elvan’ın getirilmesiyle ekonomi yönetiminde yaşanan değişim ve Ortodoks politikalara geçiş hem yurtiçi hem de yurtdışı yatırımcılar tarafından oldukça pozitif algılandı.

Yeni ekonomi yönetiminin Ortodoks politikalara dönmesi ve Merkez Bankası’nın iki toplantıda faizleri 675 puan artırarak %17’ye yükseltmesi Türkiye’nin tekrar oyuna geri dönmesini sağlarken 2020 yılının son iki ayında benzerlerinden güçlü pozitif ayrışmasını sağladı.

Aralık ayı sonunda başlanan aşılama çalışmalarının yılın ilk çeyreğinde hızlanarak devam etmesi ve ikinci çeyrekte yaz aylarıyla birlikte salgının hızının yavaşlaması beklenmektedir.

Seçici olmak gerekli…

-Bu gelişmeler ile Global ekonominin 2021 yılında toparlanacağını (özellikle 2Y21) düşünüyoruz. Ancak, merkez bankalarının ekonomilerin pandemi öncesi seviyelerine dönene kadar faizleri sabit tutacağı (minimum 2022 ortası) ve mali teşviklerin devam edeceğini düşünmekteyiz.

-Bu gelişmelerin ışığında, 2020’de zayıf performans gösteren gelişmemekte olan ülkelerin 2021 yılında pozitif ayrışması ve EM’lere fon akımlarının güçlenmesi beklenmektedir.

-Türkiye’nin, piyasalara güven verici adımlarına devam ederek ABD ve AB ile ilişkilerini pozitif yönde ilerletmesi durumunda TL varlıkların gelişmekte olan ülkelere yönelik fon girişlerinden, benzerlerine göre daha iskontolu işlem görmesi nedeniyle en çok fazla yararlanan ülkelerden biri olmasını bekliyoruz.

-Bu beklentilere ışığında Türkiye CDS’lerinde görülen düşüşün etkisiyle değerlemelerde kullandığımız risksiz faiz oranımızı %14.0’ten, %13.50’ye ve piyasa risk primini ise %6.0’dan, %.5.50 indiriyoruz. Bu değişiklikler ve yapılan makro revizyonlar sonrası BIST-100 endeksi için 12 aylık hedef değerimizi 1.300 puandan, 1.850 puan yükseltiyoruz. Endeks hedefimizin mevcut seviyeye göre yaklaşık %20 yükseliş potansiyeli taşıması nedeniyle piyasa için daha önce verdiğimiz TUT önerimizi, AL olarak yukarı revize ediyoruz. Ancak, endeksin 2020 yılında yıllık %30, yıl içinde gördüğü en düşük seviyeden yaklaşık %70 yükseliş gerçekleştirmesi nedeniyle yatırımcılara seçici olmalarını öneriyoruz.

Karlılıkların toparlanması bekleniyor…

-Baz senaryomuza göre yılın ikinci yarısında enflasyonda yaşanması beklenen gerileme ile Merkez Bankası’nın faiz indirimlerine başlamasından öncelikli olarak bankacılık sektörünün yararlanmasını daha sonra ise talebin yüksek seyrettiği otomotiv, dayanıklı tüketim ve konut sektörünün yararlanacağını düşünüyoruz. Ayrıca, yılın ikinci yarısında artan aşılama çalışmaları sonucunda pandeminin etkilerinin azalması nedeniyle hizmet sektörü ve turizm, ulaştırma gibi alt sektörlerinin yaralarını sarmasını bekliyoruz. Bununla beraber olumlu beklentiye sahip yüksek temettü verimi olan şirketlere portföylerde yer verilmesinin uygun olacağını düşünüyoruz.

-BIST benzerlerine göre halen düşük çarpanlar ile işlem görmektedir. MSCI Turkey endeksi 2021T 6.82x ve 0.91x F/K ve PD/DD oranları ile EM MSCI endeksine göre 58% ve 52% iskontolu işlem görmektedir.

Ana riskler...

Global toparlanmaya bağlı olarak Fed’in beklenenden önce sıkılaştırma sinyali vermesi,

Pandemide beklenen iyileşmenin gerçekleşmemesi,

Enflasyon başta olmak üzere beklentilerden kötü gelen makro veriler,

Merkez Bankası’nın beklenenden faiz hızlı faiz indirimlerine gitmesi ve döviz kurunda oynaklığın artması,

ABD ve AB ile ilişkilerde yaşanacak gerginlikler,

Diğer jeopolitik risklerde yaşanacak olumsuz gelişmeler.

Etiketler